Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder) Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Yayın Tarihi : 2020/07/22 12:59 • Güncelleme Tarihi : 2020/07/22 13:16 • Yazar: Uz.Dr. Cem Argun

Bu yazımızda sıklıkla bilinmeyen ancak giderek daha sık rastladığımız bir psikiyatrik hastalığa değineceğiz.Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder) ortalama her 50 kişiden birinde görülmektedir.Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder) belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında aşağıdaki yazımızda merak ettiğiniz bilgileri bulabilirsiniz.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder) Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder) Nedir? 

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)  en sık görülen beslenme ve yeme bozukluklarından biridir. Dünya çapında, insanların yaklaşık %2’sinde bu hastalık görülmektedir. Yüksek kolesterol seviyeleri ve diyabet gibi ek sağlık sorunlarına neden olabilen bir hastalıktır.

 Beslenme ve yeme bozuklukları hem psikolojik hem de yemekle ilgili sorunlardır. Bu yüzden psikiyatrik bozukluk sayılmaktadırlar. Yeme bozuklukları bazı durumlarda başka psikiyatrik hastalıklar sonucu ( örn. anksiyete, depresyon vb.) gelişebilmektedir.

 Bu yazımızda tıkınırcasına yeme bozukluğunun belirtileri, nedenleri, sağlık riskleri ve nasıl tedavi edildiğinden bahsedeceğiz.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu; kısa sürede aşırı miktarda yemek yeme atakları ile karakterize, hayatı tehdit eden, tedavi edilebilen bir yeme bozukluğudur. Etkilenen kişiler ya fazla kilolu ya da obezdir. Amerika Birleşik Devletlerinde en yaygın görülen yeme bozukluğudur.  DSM-5’te resmen tanınan en yeni yeme bozukluğudur. Yapılan bir çalışmaya göre ülkemizde %3 oranında görülmektedir.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Belirtileri:

Bu hastalığın teşhis olarak konulabilmesi için kişide:

  • Normalden hızlı yemek yeme
  • Fiziksel olarak rahatsız edici derecede, dolana kadar yemek yeme
  • Fiziksel olarak aç hissetmeden büyük miktarda yemek yeme
  • Utanç duygusundan dolayı yalnız başına yemek
  • Yemek sonrası suçluluk, kişinin kendinden tiksinmesi, kendini depresif hissetmesi semptomlarından üç veya daha fazlasının görülmesi gerekmektedir.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan insanlar genelde aşırı yeme, vücut şekli ve kilolarından dolayı kendilerini aşırı mutsuz ve sıkıntılı hissetmektedir.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Nedenleri:

  • Genetik: Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu olan insanların dopamin

( beyinde ödül ve zevk duygularından sorumlu olan bir kimyasal) duyarlılığı fazladır.

  • Cinsiyet: TYB kadınlarda daha yaygındır. Kadınların %3.6’sı hayatının bir kısmında bu hastalığa yakalanırken erkeklerin %2’si bu hastalığa hayatlarının bir kısmında yakalanmaktadır. Bu hastalık temel biyolojik nedenler sonucu ortaya çıkmaktadır.
  • Beyindeki Faktörler: Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerde, sonucunda gıdaya verilen tepkinin artması ve kontrol kaybı oluşan belirtiler vardır.
  • Vücut Ölçüsü: Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin yaklaşık %50’sinde obezite de görülmektedir. Kilo kaybı isteyen hastaların ise %25-50 civarı tıkınırcasına yeme bozukluğu belirtilerini göstermektedir.
  • Beden İmajı: Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan insanların çoğu çok olumsuz bir beden imajına sahiptir. Bedeninden memnun olmamak, diyet, aşırı yeme bozukluğunun gelişmesine yol açan nedenler arasındadır.
  • Aşırı Yemek: Hastalar genellikle aşırı yemeğe genç yaşta başlamaktadır.
  • Başka Psikolojik Rahatsızlıklar: Bu hastalığa sahip kişilerin %80’ninde fobi, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), bipolar bozukluk, anksiyete, madde kötüye kullanımı gibi başka psikolojik rahatsızlıklar da görülmektedir.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Tanısı:

Bazı insanlar özel günlerde yemek konusunda aşırıya kaçarlar. Fakat bu, tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip oldukları anlamına gelmez. 

Tıkınırcasına yeme bozukluğu her yaşta ortaya çıkabilir. Hastalar genellikle rahatsızlığı yenmek ve yemekle sağlıklı bir ilişki geliştirmek için yardıma ihtiyaç duyarlar. Tıkınırcasına yeme bozukluğu tedavi edilmediği sürece yıllarca sürebilmektedir. 

Tanı konabilmesi için kişinin en az üç ay boyunca haftada bir kez tıkınırcasına yeme olayı gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. 

Şiddet, hafiften aşırıya kadar değişmektedir. Haftada 1-3 tıkınırcasına yeme atağı hafif sayılırken 14 ve fazlası aşırı sayılmaktadır. 

Hasta, bulimiada olduğu gibi tıkadan kurtulmak için yollar aramaz. Yani hasta bulimiada olduğu gibi kusmaz, aşırı egzersiz yapmaz, laksatif almaz.
Erkeklerde en sık görülen yeme bozukluğudur. 

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Sağlık Riskleri: 

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu’nun çeşitli fiziksel, duygusal ve sosyal sağlık riskleri vardır. 

Tıkınırcasına Yemek Bozukluğuna sahip kişilerin %50 sinde obezite vardır. Bununla birlikte, bozukluk aynı zamanda kilo almak ve obeziteyi geliştirmek için bağımsız bir etkendir. Bunun sebebi, binging(aşırı yeme) döneminde artan kalori tüketimidir.Obezite, kalp hastalığı, felç, inme, tip 2 diyabet riskini doğrudan artırmaktadır. 

Uyku sorunları, kronik ağrı koşulları, astım, irritabl bağırsak sendromu (IBS) da tıkınırcasına yeme bozukluğuyla ilişkili hastalıklar arasında yer almaktadır.
Kadınlarda bu durum, doğurganlık problemleri, gebelik komplikasyonları ve polistik over sendromu (PCOS) gelişimi ile alakalıdır.
Araştırmalara göre tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişiler bu hastalığa sahip olmayan kişilere kıyasla sosyal ilişkilerde daha zorlanmaktadır.
Bu sağlık risklerine karşın tıkınırcasına yeme bozukluğu için bir dizi etkili tedavi yöntemi vardır. 

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Tedavi Yöntemleri: 

Tıkınırcasına yeme bozukluğunda uygulanan tedavi yöntemleri hastalığın nedenine, şiddetine, kişinin iyileşme isteğine bağlı olarak değişmektedir.
Tedavi; tıkınmayı, fazla kiloyu, vücut imajını ve akıl sağlığı sorunlarını düzeltmeyi hedeflemektedir. 

Terapi seçenekleri arasında:

  • Kişilerarası psikoterapi
  • Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)
  • Diyaletik davranış terapisi
  • Kilo kaybı terapisi
  • İlaç bulunmaktadır.

Terapi yöntemleri bir grup halinde, birebir veya kişinin kendine yardım etmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Bazı insanlara tek tür terapi yöntemi yeterli olurken diğerlerinde doğru yöntemi bulana kadar yöntemleri denemek gerekmektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapi(CBT)

TYB için bilişsel davranışçı terapisi (CBT); yeme, kişinin vücut şekli ve kilosu hakkında olumsuz düşünceleri, duygu ve davranışları arasındaki ilişkiyi analiz etmeye odaklanmaktadır.

Olumsuz duyguların nedeni belirlendikten sonra bunların değişmesine yardımcı olacak stratejiler geliştirilmektedir.
Yapılan müdahaleler arasında hedefler belirleme, kendini izleme, düzenli yeme alışkanlıkları edinme, öz ve kiloyla ilgili düşünceleri değiştirme ve kilo kontrolüne yönelik sağlıklı alışkanlıkların teşvik edilmesi gösterilmektedir.
Terapist liderliğindeki bilişsel davranış terapisinin bozuklukla başa çıkma konusunda en etkili yöntem olduğu bilim insanları tarafından kanıtlanmıştır. Bir çalışma 20 bilişsel davranış seansı sonunda katılımcıların %79’nun artık aşırı yemediği ve bunların %59’nunda bir yıl sonra hala sağlıklı ve düzenli beslenme konusundaki başarılarını sürdürdüğü görüldü.
Rehberli, kendi kendine yardım CBT’si de başka bir alternatiftir. Bu formatta katılımcılara kendi başlarına çalışmaları için bir el kitabı verilir. Ek olarak hastalara yardım almaları ve hedef belirlemeleri için bir psikiyatristle görüşme şansı verilir.
Kendi kendine yardım CBT’si genellikle daha ucuz ve erişilebilirdir. Bu konuda hastaların destek alabileceği web sitesi ve mobil uygulamalar da bulunmaktadır. 

Kişilerarası Psikoterapi (IPT)

Kişilerarası psikoterapi (IPT)  aşırı yemenin ilişki problemleri gibi çözülmemiş kişisel sorunlarla başa çıkma mekanizması olduğu fikrine dayanmaktadır.
Kişilerarası psikoterapide negatif yeme davranışı altında yatan özellikli nedeni belirlemek, onu kabul etmek ve ardından 12-16 hafta boyunca yapıcı değişiklikler yapmak planlanmaktadır. 

Kişilerarası psikoterapi ya bir grupla ya da bir psikiyatristle birebir  gerçekleştirilebilmekte hatta bazen CBT ile birleştirilmektedir. 

Bu tip tedavinin tıkınırcasına yeme davranışını azaltmayı hem kısa vadeli hem de uzun vadeli olumlu etkilediğine dair güçlü kanıtlar vardır. Bilişsel davranışçı terapi kadar olumlu, uzun süreli sonuçlar veren tek terapi yöntemidir.
Hastalığın şiddeti fazla olan ve özsaygısı düşük olan insanlar için bilhassa etkili olmaktadır. 

Diyaletik Davranış Terapisi (DBT)

Diyaletik davranış terapisi (DBT),aşırı yemeyi kişinin yaşadığı olumsuz deneyimlerle başa çıkmada başka bir yol bulamadığı için verdiği duygusal bir tepki olarak görmektedir.
Diyaletik davranış terapisi insanlara duygusal tepkilerini düzenlemeyi öğretir, böylece insanlar günlük yaşamlarındaki olumsuz duygularla aşırı yemeden başa çıkmayı öğrenirler.
Diyaletik davranış terapisindeki dört ana tedavi alanı dikkat, sıkıntı toleransı, duygu düzenleme ve kişilerarası etkililiktir.
Diyaletik davranış terapisi uygulanan 44 tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip kadın üzerinde yapılan bir çalışmada %89’nun tıkınırcasına yeme alışkanlığını terk ettiği, ancak altı ay takip sonucu bu rakamın %56’ya kadar düştüğü görülmüştür.
Ancak diyaletik davranış terapisnin uzun vadeli etkinliği hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. 

Bu tedavi hakkındaki çalışma ümitlendirici olsa dahi tüm tıkınırcasına yeme bozukluğu olan insanlara uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Kilo Kaybı Tedavisi: 

Davranışsal kilo terapisinde insanlara aşırı yeme davranışını azaltarak kilo verdirmek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda kişinin benlik saygısı ve beden imajı gelişmektedir. 

Amacında detaylara inildiğinde, kişilerde diyet ve egzersiz konusunda kademeli olarak sağlıklı değişiklikler yapmak, gün boyu gıda alımı ve gıda hakkındaki düşüncelerini gözlemlemeyi amaçladığı görülmektedir.Tedavi haftada 0.5 kg verdirmektedir. 

Kilo kaybı tedavisi; beden imajını geliştirmeye, kilo kaybına ve obeziteye ilişkin sağlık risklerini azaltmaya yardım ederken tıkınırcasına yemeyi durdurmada CBT veya IPT kadar etkili değildir.
Tıpkı obezitenin tedavi yöntemlerinden biri olan düzenli kilo kaybı tedavisinde olduğu gibi davranışsal kilo kaybı tedavisinin sadece kısa süreli, orta kilo kaybı sağladığı gözlemlenmiştir. 

Diğer terapi yöntemlerinde başarılı olamamış insanlar ve daha çok kilo vermeye odaklanan insanlar için faydalı bir seçenektir. 

İlaçlar: 

Aşırı yemeyi tedavi etmede terapiden daha ucuz ve hızlı ilaçlar bulunmaktadır. Fakat bu ilaçların hiçbiri davranışsal terapiler kadar etkili değildir.Mevcut ilaçlar arasında antidepresan, topiramat, entiepilitik ve lisdexamfetamin gibi hiperaktif bozukluklar için kullanılan ilaçlar bulunmaktadır.
Araştırmalar, ilaçların tıkınırcasına yemeyi kısa süreli de olsa azaltmada plasebolara göre daha etkili olduğunu kanıtlamıştır. Araştırma sonucu ilaçların %48.7 etkili olduğu plaseboların ise  %28.5 etkili olduğu görülmüştür.
İlaçlar ayrıyeten iştahı, takıntıları, kompulsiyonları ve depresyon belirtilerini azaltmaktadır. 

İlaçların etkileri ile ilgili yapılan çalışmalar kısa süre boyunca yapılmıştır. Bu yüzden sonuçlar ne kadar ümitlendirici gözükürse gözüksün ilaçların uzun vadeli etkileri hakkında yeterince çalışma yapılmamasından kaynaklanan bilgi eksikliği vardır.
İlaç tedavisinin aksiyete, depresyon, baş ağrısı, mide problemleri, uyku problemleri, artmış kan basıncı gibi yan etkileri görülebilmektedir.
Tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip birçok insanın depresyon, anksiyete gibi başka ruhsal hastalıkları da bulunmaktadır. 

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.



Yorumlar

Yorum
?